Benim için ‘2020

serdar
4 min readDec 31, 2020

--

Aslında aklımda böyle bir içerik yoktu. Bekir Arslan ve Hümeyra Büşra ‘da görünce 2020’deki hatıralarım aklıma geldi. Dedim, ben de yazayım, bu yıl güzel şeyler de oldu. Dönüp baktığımda, gerçekten de güzel şeyler.

Evden çalışma

16 Mart saat 16.30 civarı işyerinden aldığım mailden itibaren evden çalışmaya geçtim. O sırada 3–4 gün dinlenmek için gittiğimiz, Selçuk Abi’nin Sakarya’daki ağaç evindeydik. Ülkede tedbirler dönemine geçilince şehirlerarası seyahatin yasaklanması ihtimaline karşı 1,5 gün kalıp İstanbul’a döndük. 1 Eylül’e kadar tamamen evden çalıştım. Zor ve yoğun bir süreçti. 1 Eylül’den bu yana da haftada 1–2 gün ofise gidiyorum, diğer günler yine evden çalışmaya devam ediyorum.

En çok dinlediğim

15 Mart akşamı ağaç eve çıkarken Abdullah Abi’nin açtığı şarkı benim için yılın şarkısı oldu. Spotify yılın özetinde de en çok dinlediğim şarkı olduğunu gördüm. Onu da şuraya bırakıyorum: Le Manifeste Lulu (Mon Européenne)

Başka bir zaman yine ağaç evin önünde, ateş başında dinlediğimiz Elias Rahbani’nin müziği de benim için 2020'nin güzel kazanımlarından.

Ekşi maya

Pandeminin başında arkadaşım Burak ‘tan ekşi maya aldım ve ekmek yapmaya başladım. İyi ki başlamışım dediğim harika bir şey bu. Yapması ayrı, yemesi ayrı keyif. Uzun süre kötü ekmekler yaptım. Hatta bir ara az kalsın bırakıyordum. Ama ekşi maya öyle bir şey ki, kötü yaptığınız ekmekler bile çok lezzetli oluyor. Yavaş yavaş geliştirdim kendimi, hatalarımı düzelttim, düzeltmeye devam ediyorum. Her lokmadan aldığım keyif, iyi bir et yediğimde aldığım keyifle aynı. Ağzınızdaki akupunktur noktalarından bütün vücudunuza yayılan harika bir haz gerçekten. Mümkünse başlamanızı tavsiye ederim. Zaman zaman “ekşi maya övgü seansları” yapıyorum artık.

Tanzanya

Kurban Bayramı’nda yardım organizasyonu için Tanzanya’ya gittim. 1 yıl aradan ve Korona’dan dolayı uzun süre evde durduktan sonra yurt dışına çıkmak çok iyi geldi. Özlemiştim. Aynı zamanda ilk Afrika yolculuğumdu. Bilirsiniz; yeni yerler keşfetmek her zaman güzeldir.

Tanzanya yolculuğumu da şuradan okuyabilirsiniz.

Gökçeada

Eylül’ün ilk haftası, planını zar zor yapabildiğim yıllık iznimde harika bir ekiple, ilk defa Gökçeada’ya gittim. 4–5 gün, sahilin karşısında, ormanın girişinde kamp yaptık. Yediklerimiz, içtiklerimiz, gittiğimiz yerler ve keşfettiklerimiz efsaneydi. Gitmeden önce deniz için yüz maskesi almıştım. Ada’nın harika denizinde, yüzlerce balıkla birlikte saatlerce yüzdük, suyun altını keşfettik. Vaktin nasıl geçtiğini bile anlamıyorduk. Bir keresinde 3,5 saat denizde kalmıştık. Hayatımda hiç içemem dediğim espresso ile de orada tanıştım. Zeytinliköy’deki Nostos Cafe’de Yunan bir ustanın elinden Espresso Freddo (buzlu espresso) içtim. O andan itibaren espresso hayatıma girdi.

İlk yayınlanan yazım

30 Ekim’deki depremin ardından arama kurtarma çalışmalarına katılmak için İzmir’e gittim. Bu benim ilk afet tecrübemdi. Bir yıkıma ilk defa bu kadar yakından tanık oldum. Hem kendi hikayemi hem de şahit olduğum hikayeleri anlattığım yazıyı Nihayet Dergisi Aralık 2020 sayısında yayınladı. 2020'nin son sayısında, bir dergideki ilk yazımı yayınlamış oldum.

İzmir

Karar veremedim

Aralık’ta Taha Kılınç’ın Seyrüsefer kitabını okudum. Betimlemeleri ve hikayeleştirmesi harika. Fas yolculuğundan başlayan kitabı okurken sırasıyla Tunus, Yemen, Filistin, Katar, Japonya, Güney Afrika, Bosna, Makedonya ve Lübnan’ı hem geziyormuş gibi hem de Taha Abi ile konuşuyormuş gibi hissettim. O kadar keyif aldım ki hangisi olduğuna karar veremedim. Fas’ı okuyunca Arapça’yı özledim ve tekrar başladım. Ne diyebilirim ki?! Bu dili seviyorum. Kitabı sevdiğimi zaten söylemiştim.

Arapça öğrenme hikayemi ve Mısır yolculuğumu da şuradan okuyabilirsiniz.

Herkes için zor bir yıl oldu. Sevdiklerini kaybedenlere Allah sabır versin. Sağlıkla atlatırız inşallah.

--

--

serdar

Açıkçası Güney Amerika sokaklarında top oynayan çocukların fotoğrafını çekmeyi çok isterdim. #Fotoğraf